Bugün size tam 250 yıl sonra enkaz altından çıkarılmış bir besteden bahsedeceğim.
Şu anda dinlemekte olduğunuz: Adagio.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra, “Remo Giazotto” adında bir müzikolog; Dresden’da bir kütüphanenin enkazından bir el yazması çıkardı. Bu el yazması, İtalyan besteci Albinoni tarafından yazılmış bir esere aitti. Fakat Giazotto, bulduğu bu el yazmasını kimseyle paylaşmayarak sessizliğe büründü. İddiasına göre, eserin çok az bir kısmını kurtarabilmişti ve eksik ya da hasar görmüş kısımların tamamlanması gerekiyordu. Geçirdiği 9 yıllık bir sessizliğin ardından, eserin tamamlanmış halini en sonunda yayınladı. Fakat, eserin tüm telif haklarını üzerine almıştı.
Bu videoda, hakkında pek çok tartışma olan ”Sol Minör Adagio”sunun gizemli bulunma hikayesine bir göz atacağız…
Remo Giazotto, 1910 İtalya doğumlu bir müzikolog ve müzik eleştirmeniydi. Floransa Üniversitesi’nde müzik tarihi profesörü olarak da görev yapmıştı. Başta Albinoni ve Vivaldi olmak üzere, pek çok bestecinin hayatı üzerinde derin araştırmalar yapan Giazotto; aynı zamanda bir biyografi yazarıydı. Fakat, onun ismini duymamızı sağlayan şey; yazdığı makaleler ya da biyografiler değil. Asıl sebep: Onun ortaya atmış olduğu ve hakkında bir sürü tartışma olan “Sol Minör Adagio” parçası.
Takvimler 1945 yılını gösterdiğinde, II. Dünya Savaşı artık son bulmuştu. Bu savaş sırasında, içinde binlerce sivilin bulunduğu pek çok şehir bombalandı. İnsanlık tarihinin en büyük utançlarından biri olan bu savaşta, pek çok sivil; hayatını çok acı bir şekilde kaybetti. Bu şehirlere yönelik yapılan saldırıların sebep olduğu bir diğer şey ise insanlığın yüzyıllarına mal olmuş kültürlerin yok olmasıydı. Bir çok bina, bir çok sanat eseri ve birçok belge ya kısmen tahrip olmuş ya da tamamen kaybolmuştu.
Giazotto; o dönemde, Albinoni üzerine yoğun bir çalışma yürütüyor, sanatçının kataloğunu ve biyografisini oluşturuyordu. Daha önce yapmış olduğu araştırmalardan ötürü, Giazotto; yoğun bombardıman altında kalmış Dresden şehrinde, Barok döneme ait pek çok önemli eseri bulunduran, bir kütüphane olduğunu biliyordu. Savaş bitiminde, hemen orayı ziyaret etti. Şehir harap olmuştu ve maalesef, kütüphane de ciddi hasar almıştı.
Giazotto; binanın olduğu yerde hemen çalışmalar yapmaya başladı ve tahrip olmuş eserler arasında, tamamı kaybolmamış, belli bir kısmı okunabilen bir el yazması buldu. Ve bunun, İtalyan Besteci Albinoni’ye ait olduğunu söyledi. Giazotto’nun açıklamasına göre; bulmuş olduğu el yazması, sadece bas partisinin ufak bir kısmını ve melodinin bir kaç cümlesini içeriyordu. Bu yüzden, eseri bir bütüne kavuşturma kararı aldı ve besteyi; Barok dönemin kompozisyon tekniklerini ve öne çıkan özelliklerini göz önünde bulundurarak tamamlamaya çalıştı.
Giazotto; 4 yıl sonra, eseri bitirmişti fakat; yayınlamadı. Bulduğunu iddia ettiği el yazmalarını hiç kimse ile paylaşmamış; bitirdiğini söylemesine rağmen, eseri; hâlâ yayınlamamıştı. Hal böyle olunca, Giazotto; inandırıcılığını kaybetmeye başladı. Yıllar geçti ve ilk açıklamasından tam 13 yıl sonra, 1958’de, Giazotto; eseri, tüm telif haklarını kendi üzerine alarak yayınladı. Giazotto; açıklamasında, eserin orijinal fikrinin bulmuş olduğu el yazmasına dayandığını; fakat, geri kalan eksik kısımlarının kendisi tarafından tamamlandığını söyledi. Bu açıklamaya göre; eserin orijinaline dayanan kısmı, sadece 6 ölçüydü.
Evet, belki de eser; genel anlamda, Barok tarzının özelliklerini taşıyor. Fakat; ortada, el yazmasına dair somut bir şey olmayınca, bazıları; parçanın kökenine dair bu hikayenin kurgu olduğunu düşünmeye başladı ve Giazotto’yu yalancılıkla suçladı. Anlattığı hikaye doğru ise, parçanın; 250 yıl boyunca sırra kadem bastıktan sonra, bir bombardıman sonucu ortaya çıkması, oldukça etkileyici bir hikaye. Ama, Giazottu’nun anlatmış olduğu; ya sadece dikkatleri üzerine çekmek için uydurduğu bir kurgu hikaye ise?
Konu hakkında her şey söylenebilir. Albinoni; sonuçta, Giaotto’nun uzmanlık alanıydı ve onun biyografisini yayınlayacaktı. Belki, sadece, bu kitabın reklamını düşünüyordu ya da belki de; Albinoni gibi bir bestecinin, Vivaldi ya da Bach’tan daha az tanınan bir isim olmasını istemiyordu. Ya da belki, sadece, kendi isminin tarihe geçmesi arzuluyordu. Ya da hikayesinde samimiydi ve bulduğu el yazmasına sahip çıkamadı. Ya da bu el yazmasını başka bir sebepten ötürü saklıyordu…
Benim en çok takıldığım nokta; el yazmasını bulduktan sonra sessizliğe bürünmesi ve yıllar sonra, eseri; telif haklarını tamamen kendi üzerine alarak yayınlaması. Burada biraz telif kaygısı var gibi görünüyor. Sonuçta, bu haber; müzik dünyasında çok konuşulacak ve etkileyici yanı göz önüne alındığında, belli ki, eser; popüler hale gelecekti.
Öyle de oldu. Yayınlanmasının ardından, eser; çok sevildi. Birçok reklam ve 50’ye yakın filmde, tema müziği olarak kullanıldı. İster istemeden de olsa, ortada, bir telif geliri söz konusuydu. Giozotto; belki de olacak olanları daha erkenden görmüş ve belki de sadece 6 ölçü değil, parçanın 20 ölçüsüne sahipken, tüm telif gelirinin yayıncılara kalmasına razı olmamıştı ve parçanın yasal haklarını üzerine alarak yayınlamıştı. Bu durumu gizlemek için de, bulduğu belgeyi kimseyle paylaşmamıştı. Hatta; ölümüne yakın, bütün eseri kendisinin yazdığına dair bir itirafta bulunduğunu söyleyen dedikodular bile mevcut. Ama besteci kimliği olmayan birinin, ortaya böyle bir beste ile çıkması da; olaya dair soru işaretini arttırıyor sadece… Ama dediğim gibi, tüm bunlar; teyide muhtaç bilgiler ve bundan sonra yapacağımız her yorum, sadece spekülasyon olur. Maalesef ki, Giazotto; 1998 yılında hayata gözlerini yumdu ve parça ile ilgili tüm bilinmezlikleri de beraberinde götürdü.
Fakat; bu eserden etkilenmek, ya da keyif almak için, onun arkasındaki gerçeği bilmemiz gerekmiyor. İster Albinoni, ister Giazotto, ister ise başka birinin kaleminden çıksın; parça, son derece güçlü ve dramatik. Sadece, hikayesinin arkasındaki bilinmezlik; onu daha ilgi çekici kılıyor, o kadar.
Bir sonraki videoda görüşmek dileğiyle. Sevgiler.