Ezbere Biliyorsun! Türk Bestekar | Buhûrîzâde Mustafa Itrî

100 Türk Lirası’nın arka yüzünde bir bestecimizin resmi var: “Itri”

İsmini daha önce duydunuz mu bilmiyorum ama ama 17.yy da yaşamasına rağmen, onun bestelemiş olduğu eserler, bugün hala 2 milyarı aşkın insan tarafından ezbere söyleniyor. Her yıl Kurban Bayramı’nda okunan Tekbir ve Teravih namazlarında söylenen Salat-ı Ümmiye. Ve muhtemeldir ki bu iki melodi: dünyada en çok söylenen eserler listesinde ilk sırada bulunuyor. Türk Musikisi’nin en önde gelen isimlerinden biri olan, tam adıyla; Buhûrîzâde Mustafa Itrî, alışılmadık ve kendine özgü üslubuyla, pek çok müzikolog tarafından müzik tarihinin en önemli bestecileri arasında gösterilir.

Onun müziğinin bize anlattığı şöyle önemli bir şey var: Yaşamış olduğu dönemde henüz batılılaşma hareketleri yoktu. Bu yüzden, eğer ki “Batı etkisinin olmadığı bir dönemde müziğimiz nasıldı?” diye merak ediyorsanız; Itri ile başlayan bu Klasik Dönem’e bir göz atmanız gerekir. Biz de bugün bu önemli müzik insanının yaşadığı döneme, hayatına ve müziğe olan katkılarına kısa bir göz atacağız.

Osmanlı padişahlarından IV. Mehmed, babası 1. İbrahim’in öldürülmesinden sonra daha henüz 6 yaşındayken tahta çıkmış ve böylelikle tahta çıkan en genç padişah olmuştu. Fakat bu çocuk padişah henüz devleti yönetmek için gerekli tecrübeye sahip olmadığından; otoritesini kabul ettirene kadar, yani büyüyene kadar, yoğun bir iktidar mücadelesi yaşanmıştı. Annesi Turhan Sultan ile babaannesi Kösem Sultan arasındaki gerilim hiç olmadığı kadar artmış ve entrikaların ardı arkası kesilmemişti. Bugünün asıl kahramanı olan Itri, işte entrikalarla dolu böyle bir zamanda, sarayda katip olarak göreve başladı.

Göreve başladıktan bir süre sonra, 4. Mehmed’e suikast düzenlendi. Ve Itri de bu olaya şahit olanlardan biriydi. Suikast girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. ve bu olayın ardından, kime güvenip kime güvenmeyeceği konusunda soru işaretlerini ortadan kaldıran padişah, Itri’yi, güvenilir kişilerden kabul ederek ona nedimlik görevi verdi. Sözlükte; kadeh arkadaşı, dost anlamına gelen nedimlik, bilgili, yetenekli ve esprili kişiliği ile hükümdara arkadaşlık eden kişiler için kullanılıyordu. Bu görevle birlikte Itri; toplamda 39 yıl tahtta kalacak olan 4. Mehmet’in himayesinde, müzikal yeteneklerini geliştirecek bir imkana da sahip olmuştu.

Maalesef Itri’nin yaşamı ile alakalı çok az bilgimiz var. Ailesi, eğitimi hatta doğum tarihi ile ilgili bile kesin bir bilgi yok. Sadece köklü bir aileden geldiğine ya da iyi bir eğitimi olması gerektiğine dair güçlü tahminler mevcut. Onun en büyük şansı olarak söyleyebileceğimiz şey; İstanbul gibi, dönemin en önemli sanatkarların olduğu bir çevrede dünyaya gelmesiydi. Müziği öğrenip derin araştırmalar yapmasına sarayın içerisindeki okul olan Enderun ya da Mevlevi tekkeleri ya da kendi aile çevresi yardımcı olmuş olabilir. Onun ilk müzik eğitimini, nerede ve nasıl aldığı bilinmese de nerede müzik hocalığı yaptığına dair tarihi kaynaklar mevcut. Saray ve Enderun’da öğretmenlik yapan Itri, yetenekli cariyelere müzik dersi veriyordu. Fakat bu işi daimi değildi. Kaynaklarda, bu işte yevmiye usulü çalıştığı ve bazen bu iş için geçici olarak görevlendirildiği görülüyor.

Kendisiyle ilgili edindiğim en ilginç bilgi ise, “Esirciler Kethüdalığı” olarak adlandırılan “köleler” ile alakalı bir işte görev alması. Bu görev, İstanbul’a getirilen köle ve cariyelerin satışında, tüccarlarla ilgilenerek, bu tüccarların devletle olan ilişkilerinin düzenlenmesini sağlamaktı. Fakat bu görevi, yetenekli gençleri bulmak için, kendisinin mi istediği yoksa 4. Mehmet tarafından bu göreve uygun görüldüğü için mi bu işi yaptığı bilinmiyor. Fakat müzik uğraşlarının yanında yaptığı bir diğer iş de buydu.

Onun müziğine dönecek olursak; Itri’nin Türk Musikisi için önemli bir dönüm noktası olması, aslında şundan kaynaklanıyor: Itri, bestelerinde motif, perde, makam ve usulleri alışılmışın dışında kullanarak müzikteki “orta ve yakın doğu” etkilerini azaltmış ve bu sayede Klasik Türk Müziği olarak adlandırılan bir dönemi başlatmıştı. Tüm bunları elbette sadece müzisyenlik ile değil; pozitif bilimlere olan yakınlığı ve yüksek teori bilgisiyle gerçekleştirmişti. Çünkü bu şekilde bir dönemi açan ya da kapatan adımlar, ancak teorik olarak ne yaptığını bilen insanlar tarafından gerçekleştirilebilir.

Itri, Türk Musikisinin “ilk hocası” olarak adlandırılan Abdülkadir Meragi’den sonra, yaşamış en büyük müzik bilgini olarak anılıyorsa, bunun sebebi, matematik ve fizik ilkeleri de gözeterek Türk Müziği’ne yeni bir anlayış geliştirmesidir. Benim açımdan onun müziğini dinlemek veya analiz etmek, şu yönden heyecan verici: Biliyorsunuz ki özellikle Fransız Devrimi’nden sonra Batı kültürü, hayatın neredeyse her alanını etkilemiş, ve pek tabii bu etkinin müziğe yansıması da bir hayli fazla olmuştu. Bu yüzden Batı etkisinin olmadığı bir dönemi incelemek oldukça önemli. Itri bu bakımdan, tarihin kritik bir döneminde bulunuyor.

Keşke onun müziği ve kendisi hakkında elimizde daha fazla bilgi olsaydı. Fakat onun hakkında her konuda olduğu gibi, onun eserlerine ulaşmak da çok zor: Saz, dini ve din-dışı formlarda 1000’in üzerinde eser verdiği tahmin edilen Itri’nin günümüze ulaşan eser sayısı, maalesef ki sadece “42”. Bunların 4’ü saz, 10’u dini ve 28’i din dışı sözlü eserlerden oluşuyor. Cami müziği için, sadece 6 nota kullanarak bestelediği Segah Tekbir ve bir diğer şaheseri Salat-ı Ümmiye, bugün hala Müslümanlar tarafından sevilerek okunuyor. Hatta Batı Dünyası’nda bile, bu eserleri severek dinleyen, ilk tanık olduklarında oldukça etkilenen insanlar mevcut. Bunları turist hikayelerinden biliyoruz.

Bunun haricinde sözleri Mevlana’ya ait olan bir Mevlevi Ayini besteleyen Itri’nin, din dışı olarak en çok beğenilen eseri: “Neva Kar” adlı eseri. Bu eserlere, icracılara ait olan telif haklarından dolayı burada yer veremiyorum ama isimlerini açıklama kısmına bıraktığım bu eserleri mutlaka farklı yorumculardan dinleyin.

Itri, Türk musikisinin en önemli isimlerinden biri olarak, sadece yaşadığı dönemi değil, sonraki yüzyılları da derinden etkilemiş bir besteciydi. Onun eserleri, hem Klasik Türk Müziği’nin şekillenmesinde, hem de dini müzik geleneğinin bugüne ulaşmasında büyük rol oynadı. Hakkında çok az bildiğimiz olsa da, bugün sizlere Itri’nin hayatını ve eserlerini ve bizim için neden önemli olduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugünlük benden bu kadar olsun. Bir sonraki videoda görüşmek üzere. Sevgiler.

https://www.youtube.com/watch?v=jPnRF3u_FEs

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir